- tirnak
- f. qaranlıq
Klassik Azərbaycan ədəbiyyatında islənən ərəb və fars sözləri lüğəti. 2009.
Klassik Azərbaycan ədəbiyyatında islənən ərəb və fars sözləri lüğəti. 2009.
tırñak — tırnak. I, 134, 177; II I, 382 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
tırnak — is., ğı, anat. 1) İnsanda ve birçok omurgalı hayvanda parmak uçlarının dış bölümünü örten boynuzsu tabaka Zarfın ucunu tırnağımla yırttım. A. Gündüz 2) Kanca gibi araçların kıvrık yeri 3) den. Gemi demirinin ucundaki yassı parça 4) Ciltçilikte… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tırnak takmak — kötülük yapmak için bahane aramak İş karıştırmak için de ilkin belediyeye tırnak takarlar. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
tırnak besleyicisi — is. Ojeden önce sürülen, tırnakları besleyen ve kırılmasını önleyen bir ürün … Çağatay Osmanlı Sözlük
tırnak derisi — is., anat. Tırnakların etrafında bulunan ince deri … Çağatay Osmanlı Sözlük
tırnak işareti — is., dbl. Bir metnin içinde başkasından aktarılan yazı veya sözlerin başına ve sonuna konulan noktalama işaretinin adı ( ... ) … Çağatay Osmanlı Sözlük
tırnak kemiği — is., anat. Tırnağı taşıyan parmak ucundaki kemik … Çağatay Osmanlı Sözlük
tırnak makası — is. El ve ayak tırnaklarını kesmeye yarayan araç … Çağatay Osmanlı Sözlük
tırnak yeri — is. Çakı gibi açılıp kapanabilen şeyler üzerine tırnakla kolayca açabilmek için yapılmış kertik … Çağatay Osmanlı Sözlük
tırnak göstermek — korkutmak, gözdağı vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük